İki hafta yuvamızdan ayrılıp, hadi
gönlümüze serserilik yaptıralım diye koy koy başladığımız turumuza; Selimiye’nin
keyfi, Turgut Şelalesi’nin serinliğinden sonra İçmeler istikametinde devam
ediyoruz.
Biz iki sevgili hiç tartışmadan, yeri
geldiğinde şarkılar söyleyip, yeri geldiğinde gözyaşlarına boğularak ama hiç
birbirimizi kırmadan yolları eskitiyoruz.
Beraber aynı evde yaşamak zor diyenlere,
aynı arabanın içinde saatlerce ve hatta günlerce, sıcağın altında yolculuk yapmalarını
tavsiye ederim.
Şimdiki hedef İçmeler / Marmaris. Yollar
yemyeşil, her taraf ağaçlarla dolu. Bir yanında da mavinin sayısız tonuyla
muhteşem denizi.
Otele yerleşir yerleşmez mayoları giyip,
plaja atıyoruz kendimizi. Yer bulabilmek
ne mümkün, o kadar uzun plajda 2 kişilik yer aramaktan başımıza güneş geçiyor.
En sonunda Martı Otel Beach de konuşlanıyoruz.
Plaja girmeden her yerde gördüğümüz Carte
D’or dondurmacısından kendimize jest yapmayı da ihmal etmiyoruz tabii ki, satıcı o kadar tane tane ve
yavaş koyuyor ki dondurmaları, görsen sanki yağlı boya tablo yapıyor sanırsın,
o kadar.
O andan itibaren o öldürücü sıcakta,
onlarca dondurmacı içinden Martı Beach'in karşısına kadar yürüyüp ille de o amcadan alıyoruz.
Sevgilim alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmez demiş miydim size :)
Neyse atıyoruz kendimizi berrak sulara.
Açılsak da dibi pırıl pırıl gözüküyor. Çok güzel bir denizi var buraların.
Keyfini sonuna kadar çıkarmaya niyetliyiz.
Girip girip çıkıyoruz. İsteyenler su sporlarını da yapabilir. Parasailing, muz,
ringo…vs hepsi bu sahilde var.
İyice yorulunca, bu defa da hazırlanıp Marmaris in içini keşfetmeye başlıyoruz.
Fenerbahçe-Galatasaray maçına denk geldiğimizden
her yer tıklım tıklım. Yabancılar bile maçı pür dikkat seyretmekte, Drogba
hastasıymış sanırım hepsi.
Sahilde turluyoruz, ayaklarımıza kara sular
inince, en yumuşak ve rahat koltukları olan bir bar da oturuyoruz. Nargilemi
tüttürebilirim en sonunda. Sevgilime ne zamandır şirinlik yapıyorum bu yasağı
delebilmek için, şimdi de keyfini sonuna kadar çıkarmak niyetindeyim.
Bu arada sevgili de boş durmuyor, caipirinha ’sını yudumluyor.
Marmaris e araba ile gelmek yerine otopark
sorunu yaşamayalım diye dolmuş u tercih etmiştik, hay aklımızla binbir yaşayalım.
Her yer turist kaynıyor, sanki
memleketimizde değiliz, Türkçe konuşan duyunca sarılıp hemşehrim diye öpesim
geliyor o derece. Tabelalar, menüler her nokta yurt dışından fırlamış gelmiş sanki. Sahili gayet güzel Marmaris'in, ama bir süre sonra kalabalıktan adım atsanız bir turisti ezeceksiniz hissine kapılmamak mümkün değil. Dilimiz dışarıda İçmeler e geri dönüyoruz.
Ertesi güne tekne gezisi ayarlamak için geziniyoruz, e tabii vazgeçemediğimiz amcadan dondurmalar da
alınıyor bu arada.
Turu kısaca anlatmam gerekirse; 6 Koy gezeceğiz, 5 inde denize
girebiliyoruz. 40 kişilik bir tekne, yemekte köfte, tavuk, makarna, salata var
kişi başı 20 TL.
Girdiğim koyların arasında en çok beğendiğim Amos Koyu oluyor, burada
önceden köpek balıkları yüzermiş, çok derin ve dibi çok net gözüküyor. Koyun
etrafına yazlıkları da kondurmuşlar, ne keyif adamı bunlar valla.
Yemekler vasat, dışarıdan da getirmek
yasak, görürlerse topluyorlar. Fakat tur bu fiyata kesinlikle değer,
gördükleriniz sizi fazlasıyla büyüleyecek.
İçmeler e seyir terasından son bir defa bakarak
veda ediyoruz, daha sakin bir zamanda yeniden görüşmek dileğiyle.
Yola devammm…
Bu defa Fethiye ye doğru yol alıyoruz, gördüğümüz tüm ayrımlardan sapa sapa. Şimdiki ayrım Çamlı Köyü, hani şu
tekneye atlayıp da Sedir Adası’nın meşhur kumlarına imrenerek dokunabildiğiniz.
Sedir adasının kumu yanıyor, mikroskop
altında hareket ediyor işte böyle de ilginç. Kleopatra için sevgilisinin özel
olarak Mısır dan onlarca gemiyle getirdiği konusunda bir efsane de var.
Fakat kumlar
genelde turistler tarafından götürüldüğü için koruma altına alınmış, kumsalda
uzanmak yasak ayrıca çıkmadan kumlardan arınmak için duş almak zorundasınız.
Sedir Adasına sadece Çamlı Köyünden tekneler
kalkıyor, Gidiş dönüş kişi başı 15 TL. Saat 13:00 den sonra yarım saatte bir
tekne kalkıyor, yolculuk yaklaşık yarım saat sürüyor. Gidip sizin için
araştırdım bu arada.
Bizim yolumuz uzun o yüzden gidemiyoruz
ama siz mutlaka uğrayın derim ben.
Yolda yeşilliklerin arasında bu kupkuru
ağaç dikkatimizi çekiyor, etrafında her yer yemyeşilken onun için bir hayli üzülüyoruz.
Çamlı Köyüne aç gidin mümkünse, muhteşem
bir kahvaltı sizi bekliyor olacak. Neresi mi elbetteki; Çınar Restoran…
Kuş kafesi, havuzlarda balıklar, tertemiz
WC ler, ister yer sofrasında ister teraslarda afiyetle yiyeceğiniz enfes bir
kahvaltı.
Dilerseniz konaklama imkânı da var. Düzenlemeyi çok güzel yapmışlar,
tebrikler.
Şimdiden afiyet bal şeker olsun...
Bir sonraki hedef Akyaka.
Arkanıza yemyeşil dağları alıp önünüzde
cam gibi Azmak Nehri ve içine aktığı masmavi bir deniz. Bana biraz Dalyan ı hatırlattı bu görüntü.
Azmak nehrinin gerçek adı aslında Kadın
Azmağı’ymış. Eskiden kadınlar buraya çamaşır yıkamaya geldiği için bu ismi
almış. Nehir 2 Km boyunca uzanıyor ve denize bağlanıyor. Suyu birçok hastalığa
faydalı, nedeni ise yüzde 60 ı sodalı ve bol mineralli su, yüzde 40 ının da
kaynak suyu olması.
Üzerinde bulunan köprülerden sürekli
çocukların ortalama 8-12 derece olan bu suya neden atladığını şimdi daha iyi
anlıyorum.
Uzaktan baktığımızda denizin üzerinde balona
benzettiğimiz şeyler meğerse; Kiteboard muş. Manzara müthiş. Nasıl
birbirlerine çarpmıyorlar hala anlamış değilim.
Nehir pırıl pırıl fakat biz sazlığın
oradaki plaja girdiğimizden su çok bulanıktı. İnce kum ve kalabalıktan bu halde
olduğunu düşünüyorum. Daha fazla gezebilecek zamanımız olmadığından kısacık bir
turla denize giremeden veda ediyoruz bu muhteşem manzaralı yere.
Fethiye yolunun üzerinde Kargı koyunun
muhteşem manzarasını arabadan görüp de durmamak olur mu. Girebileceğiniz bir
cep var ama bizim gibi herkes burayı kaçırıp sonra geri geri geliyor. Kaçırdıysanız
siz de hemen geri dönün, çünkü gördüğünüzde nefesiniz kesilecek.
Fethiye ye az bir yolumuz kaldı,kurt gibi açız
fakat Saklıkent e kadar sabretmeye niyetimiz var. Buz gibi suların arasında,
akıl almaz bir serüvene var mısınız.
Saklıkent'i adım adım bizimle gezmek
isterseniz bir sonraki yazımı beklemeniz gerekecek. Şimdiden çok heyecanlıyım.
En yakın zamanda görüşmek dileğiyle…
Haydi siz de eşlik edin bize...
2 haftalık tatilimize toplu halde bakalım, biz nereleri gezdik!!! İsminin üzerine tıklayın, sizi alıp oralara götüreyim.
İçmeler-marmaris en çok zevk aldığım yerlerden biriydi bu gezi esnasında, hele yüzmekten bile bıktıran derecede 6 koyda yüzdük bir günde:) Gerçekten insan buralarda tatildeyken anlıyor yaşamanın ne demek olduğunu.Sevgili eşim de öyle şairane anlatıyor ki, teşekkür ederim kendisine.
cnm bir sonraki yazinimerakla bekliyorum...saklikent nezamandir gitmek istedigim bir yerdi.. lutfen elini biraz cabuk tut ;)
YanıtlaSil:) Yazarım canım en kısa zamanda, adım adım ilerliyoruz :))
Silİçmeler-marmaris en çok zevk aldığım yerlerden biriydi bu gezi esnasında, hele yüzmekten bile bıktıran derecede 6 koyda yüzdük bir günde:) Gerçekten insan buralarda tatildeyken anlıyor yaşamanın ne demek olduğunu.Sevgili eşim de öyle şairane anlatıyor ki, teşekkür ederim kendisine.
YanıtlaSilIcinde senin oldugun her gezi muhtesem :)
Sil