Pazar günü saat 08:30 gibi gözümü aralıyorum; Sevgilim yanımda yok, araştırınca salonda oturmuş, kalelerini kurtarmaya çalışırken
buluyorum kendisini (iphone unda bir strateji oyunu) nasıl da kaptırmış, ahh ahh nasıl kazanıldı o kaleler bir de bana sorun, saatlerce
başından kalkılmadı, gecenin körlerinden sabah aydınlanana kadar mücadele etti
sevgilim onlar için, insanın içi cızz ediyor vallahi :) Benim için de çok
değerliler; yoğun çabalarım sonucu bazı kalelere metöz ismi bile verildi
(isimlerimizin ilk heceleri)
Neyse tabii ilginin bende değil de avuç içi kadar
alette toplanmasını kıskandığımdan huysuzluk yapıyorum doğğğruca tekrar yatağa...
Sevgilim; askerlerini nizama, intizama soktuktan
sonra geliyor, çörek mi yapsak, sana sucuklu yumurta pişireyim mi... vs evde
kahvaltı seçeneklerini sıralıyor, sanırım yüz ifademden bu güzel Pazar gününde
kendimi sokağa atmak istediğimi fark ediyor ki son teklifi dayanılmaz geliyor
bana; bugün seni Nazar Köy e götüreyim mi!!! (her daim aslında ne istediğimi
söylemeden biliyor, içine kadınları anlama çip’i yerleştirmişler sanırım)
Da da daaammm işte beklediğim an, hemen
ikiletmeden kalkıp hazırlanıyorum, küçük çocuklar gibi öpücüklere boğduktan
sonra tabii ...
Adını çok duydum ama ilk defa gideceğim, ağaçları
nazar boncuklarıyla süslemişler , boncuk yapım atölyesi var... vs gibi
söylenenler beni heyecanlandırmaya yetiyor :)
Gitmeden önce; arabanın arka koltukları nicedir
çocuk kilidinde olduğundan sevgilimkapıcılık görevinden sıkılmış olacak ki, düzeltmeye karar veriyoruz.
(çok severim kurcalamayı...)
Şimdi şöyle bir durum var kilit nerede bilmiyoruz,
kapıdaki inip kalkan kısımla oynarken aşağı iniyor kaldır kaldırabilirsen,
çocuk kilidini geçtik artık kapı kapanmıyor ..
Ben akıllılık yapıp öndeki kapıya bakıyorum ne
şekil olması lazım diye ama o da ne yanlışlıkla oda bozuluyor ve kapanmıyor.
Sevgilim belli etmiyor ama başlıcam senin merakına modunda sanki ben ön kapıyı
bozmasam öyle tek kapı açık gidecek, 3 ün 5 in lafını mı yapacak bana, ha bir
kapı açık kalkmış ha iki ne fark eder di mi ama.
Bozuk suratla eve çıkıyor tornavida almaya, benim
o gelmeden acilen bozduğumu düzeltmem lazım yoksa vay halime...
Neyse gelmeden ön kapı tamam, gelince arkaları da
o düzeltiyor gayet mutluyuz :) İtiraf da ediyor ben sana söylendim
yukarı çıkana kadar diye, gülüşe gülüşe annemle teyzemi de alıyoruz, ekip tamam
...
Daha önce hiç gitmediğimizden navigasyonu
ayarlıyoruz, takıldığı yerde de Nurullah tan destek alarak tabii (sağolsun
canım arkadaşım, kendisi navigasyon cihazı gibi zaten, her kaybolduğumda arıyorum).
Nazarköy diye değil de kuru dere olarak gösteriyor
navigasyon cihazları aklınızda bulunsun (diğer adı kuru dere sonradan nazar köy
olmuş )
Aliağa yönünden kısaca tarif etmem gerekirse
otobandan Ankara tabelasından çıktıktan sonra sürekli ankara yolunu takip
ediyoruz. Bel kahveyi geçince Kemalpaşa tabelaları var.
Kemalpaşa nın içinde kiraz heykelini geçiyoruz,
Belediye binasının önünden yolumuza devam. Nazarköy e 8-10 dakika mesafedeyiz .
Yolu takip ederek sağda Nazarköy tabelasını görüyoruz, ooo çok mutluyuz.
Girişte arabayı otopark a bırakıyor sevgilim, ben
de dalga geçiyorum, “34 Plakalar hep otoparkçı , burası köy; istediğin yere park
et ne olacak” diye. Çıkarken trafiği görüp, milletin araçlarıyla yaşadığı
rezillikten sonra tüm söylediklerimi yalayıp yutuyorum. Siz siz olun , verin 3 TL
yi gitsin, ha bu arada sakın dalga geçmeyin sevgilinizle taş olursunuz vallahi
taşşş....
Hava süper yürüyerek köye giriyoruz, ezanla
karşılıyor nazar köy bizi, cami hemen yanınızda ...
Her evin önünde nazar boncukları asılı,
taşlarında, kapısında her yerinde boncuklar.
Meydana geliyoruz, Ali Dayının
yörük sofrası diye kahvaltı bahçesini görüyoruz ama biz internetten Nazar
(Boncuk) Cafenin iyi olduğunu okumuştuk onu bulmaya kararlıyız.
Meydanı görünce
hayal kırıklığı yaşıyoruz, ne nazar boncuğu var ne insan. Anaaaa burası mıymış
nazar köy diye için için üzülüyorum, herkes aynı şeyi düşünüyormuş da ayıp
olmasın diye birbirimize çaktırmıyormuşuz :)
Biraz daha azmedip yürüyünce gerçek meydana
ulaşıyoruz, cıvıl cıvıl , her yerde boncuk standları, kahvaltı edenler, çay
içenler.
Keyfimiz birden yerine geliyor, önce yemek diyerek, Nazar Cafe'ye (Boncuk cafe) oturuyoruz, serpme köy kahvaltısı (kaynamış yumurta, turunç, vişne reçeli ,
bal, domates, salatalık, zeytin, kçy tereyağı, kuru üzüm-ceviz, peynir) üstüne biz de peynirli
yumurta (çok lezizdi), çiğ börek ve gözleme söylüyoruz, misss miss.
İsterseniz yol kenarındaki teyzelerden gözleme de
alabilirsiniz. Rica ettim sağolsun kırmadılar sizin için resim çektim :)
Sonra başlıyoruz gezip para harcamaya, para
demişken aklınızda bulunsun burada kredi kartı geçmiyor, tedarikli gidin, ne
kahvaltı salonunda (ki fiyat olarak pek de ucuz sayılmaz), ne de standlarda.
Bizim gibi tüm parayı kahvaltıya bırakıp, alışverişin sonlarına geldiğinizde 3 – 5 TL nin
hesabını yapmayın diye söylüyorum.
Boncuk yapım atölyesine giriyoruz, flaşlı resim
çekmek yasak. Yazın sıcaktan içeride durulacak gibi olmaz sanırım.
Ortada ateş var, etrafına ustalar yerleşmiş, boncuk camlarını ateşe sokup eritiyorlar sonra
çıkarıp ezip üst rengi koyuyorlar, hoop tekrar ateşe, çıkar yeni rengi koy.
Dışarı çıkarıp biraz soğutup kenardaki boşluğa atıyorlar. Ama böyle anlattığıma
bakmayın o kadar hızlılar ki takip etmek imkansız. Üzerinize sürekli is ve
kurum bulaşıyor çünkü havada uçuşuyorlar, benim beyaz çantam bayağı kara oldu. Millet
elini yüzüne sürünce apaçilere döndü :)
İlginç bir tecrübe oldu
bizim için. Çıkışta yaptıkları boncuklar satılıyor, annem 5 adedini 1 TL ye almanın
mutluluğu içinde .
Standlarda o kadar güzel şeyler var ki , teyzem camdan yapılmış beyaz çok tatlı bir kolye, annem
pantolonuma uysun diye kırmızı bileklik, , sevgilim de mavi boncuklardan yapılmış bileklik-kolye seti hediyeleri
ile topluca gönlümü fethediyorlar :)
Keyifle tek tek standları geziyoruz, herkesin Aliağa dan
bir tanıdığı mutlaka çıkıyor, sevgilim kahvaltıda yediği ve tadını unutamadığı
ev yapımı reçellerden alıyor.
Hediye faslı da bittikten sonra artık yola koyulma
vakti diye düşünüp , bu güzel köye tekrar gelmek için sözleşip arabamıza
gidiyoruz.
Kemalpaşa Belediyesini tebrik etmek istiyorum,
burayı turistik bir yer haline getirdiği, ev hanımlarına bile para
kazanabilme imkanı sağladığı için. Tek garipsediğim konu, meydandaki Atatürk
heykeline yeterince özen gösterilmemiş olması. “Köylü milletin efendisidir”
cümlesinin bile bir sürü harfi eksik, kopan fayansların yerine farklı
fayanslarla yama yapılmış, bence böyle güzel ve keyifli bir yere yakışmayan bir
görüntü.
Otopark tan bile manzara süper, dağların arasında
kalmış bu köy bize çok huzurlu geldi...
Ardından Urla da alıyoruz soluğu, pazarında
dolaştıktan sonra, her zaman sevgilimin aldığı çiçekleri bu defa teyzem Metin e
hediye ediyor, çok mutlu oldular gezimizden, nasıl teşekkür etsek
diye düşünüp duruyorlar :)
Sonra ver elini Denizaltı Cafe, açık hava da hiç
yer yok diye içeride oturuyoruz ama içime sinmiyor, deniz kenarında dolaşırken
bir masa boşalıyor ben cuuuppp atlıyorum tabii. Bir anda bir sürü insan
geliyor, sessizce garson a “o tek kişi oturuyor, kalksın biz oturalım" gibi birşeyler
söylüyorlar. Hemen cevaplarını veriyorum 4 kişiyiz diye ama ne annemleri
görebiliyorum ne de sevgilimin şarjı bitmiş telefonuna ulaşabiliyorum. Öyle sap
gibi tek başıma gelip beni bulmalarını beklemekle meşgulüm :)
Neyse ki yetişiyorlar imdadıma da keyifli keyifli
oturuyoruz masamızda. Gitmeden balık yiyelim diyoruz ama kahvaltının etkileri
hala sürmekte, boş bir nokta bile yok midemizde.
Sahilinde turlayıp, karaşimşeğimizle yola çıkıyoruz.
Çok keyifli bir gezi oluyor hepimiz için, Urla zaten her daim
huzurlu bir yer ama gidip görmediyseniz mutlaka Nazar Köy ü de tavsiye ediyorum.
Hepimize keyifli geziler dilerim... İlginizi çekebilecek diğer yazılar; Bodrum gezisi için tıklayın! Beyrut gezisi için tıklayın! Dalyan-İztuzu gezisi için tıklayın! Akçay gezisi içintıklayın! Tire-Kaplan gezisi içintıklayın!
Ozaman yaza raki balik Ayvalik yapalim :) Kahvalti mekanlari olarak benim en cok sevdigim Liman cafe deniz kenarinda acik bufe kahvaltisi cok guzel ve ekonomik..otobus terminalinin hemen karsisinda..Nostalji koye bukadar bayildiysan bende Mutlu koye daha cok bayilirsin diye dusunuyorum..Nostalji cafe kahvalti yeri cok meshurdur..Harika bir koy kahvaltisi var..Ayrica cunda yolu uzerinde Ekbir cafe var onu da tavsiye ederim..Zaten blogumda Ayvalik kahvalti mekanlarini zevkle yayinliycam...
Sitenizde Nazar cafeyi okuyunca eşimle beraber pazar kahvaltımızı burada yapmaya karar verdik. Ancak cafe ye oturduk yarım saat bekledikten sonra iki dilim ekmek geldi. Bir yarım saat daha bekledik kahvaltımız geldi. Kahvaltı tepsisinde nerdeyse hiç bir şey yok. Bal istedik yok bitti, peynir istedik bitti dendikten sonra ekmekle bari kahvaltımızı yapalım dedik ilave ekmek istedik ne deseler beğenirsiniz ekmekte bitmiş. Bir saat bekle tam bir rezalet kahvaltı ve ne isterseniz isteyin yok cevabı ile karşılaştık. Gidin bakkaldan bari alın dediğimizde en ilginç cevap geldi burada bakkal yokk. yolunuz buraya düşerse sakın yanılıpta nazar cafe ye girmeyin gerçekten bir rezalet. Kalkıp başka bir yerede kahvaltımızı etmek zorunda kaldık.
Nazarköyde Alabalık yemek isterseniz 10 kere düşünün! Mutfakta firin etrafında hijyen sıfır .Tek porsiyon balık 25 tl ..ortaya salata dahi koymuyorlar dere kenarında masada su yok tabağa bir dilim limon dahi koymuyorlar.hizmet anlayışı berbat tamamen gözlerini para bürümüş
Ayvalikta da cok guzel kahvalti mekanlari var..Cok da uzak sayilmaz Aliagaya..Yardimci olabilirim :)
YanıtlaSilAyvalık a özellikle de Cunda ya bayılıyorum zaten. Hava güzel oldukça orada alıyoruz soluğu, Ayvalıklı olarak her türlü tavsiyene minnettar kalırım :)
SilOzaman yaza raki balik Ayvalik yapalim :) Kahvalti mekanlari olarak benim en cok sevdigim Liman cafe deniz kenarinda acik bufe kahvaltisi cok guzel ve ekonomik..otobus terminalinin hemen karsisinda..Nostalji koye bukadar bayildiysan bende Mutlu koye daha cok bayilirsin diye dusunuyorum..Nostalji cafe kahvalti yeri cok meshurdur..Harika bir koy kahvaltisi var..Ayrica cunda yolu uzerinde Ekbir cafe var onu da tavsiye ederim..Zaten blogumda Ayvalik kahvalti mekanlarini zevkle yayinliycam...
YanıtlaSilBlogunda okumayı merakla bekliyorum
SilSitenizde Nazar cafeyi okuyunca eşimle beraber pazar kahvaltımızı burada yapmaya karar verdik. Ancak cafe ye oturduk yarım saat bekledikten sonra iki dilim ekmek geldi. Bir yarım saat daha bekledik kahvaltımız geldi. Kahvaltı tepsisinde nerdeyse hiç bir şey yok. Bal istedik yok bitti, peynir istedik bitti dendikten sonra ekmekle bari kahvaltımızı yapalım dedik ilave ekmek istedik ne deseler beğenirsiniz ekmekte bitmiş. Bir saat bekle tam bir rezalet kahvaltı ve ne isterseniz isteyin yok cevabı ile karşılaştık. Gidin bakkaldan bari alın dediğimizde en ilginç cevap geldi burada bakkal yokk. yolunuz buraya düşerse sakın yanılıpta nazar cafe ye girmeyin gerçekten bir rezalet. Kalkıp başka bir yerede kahvaltımızı etmek zorunda kaldık.
YanıtlaSilCok kotu bir deneyim yasamissiniz. Bizim ustte kahvalti soframizin resmi var. Yok yok. Neden size boyle bir sey denk geldi ki cok uzuldum
SilNazarköyde Alabalık yemek isterseniz 10 kere düşünün! Mutfakta firin etrafında hijyen sıfır .Tek porsiyon balık 25 tl ..ortaya salata dahi koymuyorlar dere kenarında masada su yok tabağa bir dilim limon dahi koymuyorlar.hizmet anlayışı berbat tamamen gözlerini para bürümüş
YanıtlaSilTesekkurler aklimda bulunsun 👈👌
Sil